Neden Burçları ve Falları konuşmamalıyız?

Merhaba uğrayıcı! Uzun bir aradan sonra tekrar seninle beraber olmak güzel. İyisindir inşaAllah. Ben de iyiyim sağ ol. Dün (5 ekim 2019) muazzam bir ses keşfettim. Sertap Erener. Özellikle "Aşk" isimli parçasını dinlemediysen bu şarkıyı dinlemeni şiddetle öneririm. Bunu da buraya not düşeyim dedim. Belki ileride müzik ile alakalı bir şeyler yazabilirim... Her neyse. Bugün biraz burç ve fal hakkında konuşalım istedim. Dolaylı olarak başka konulardan da bahsedebilirim. Hadi başlayalım.

Bir yazıda başlık seçimi çok önemlidir. Bu konuya olabildiğince dikkat etmeye çalışıyorum. Dikkat edersen "Neden burçlara ve fallara inanmamalıyız?" sorusu yerine, burçları ve falları konuşmamamız gerektiğini ima eden bir soru sordum. Arada fark var. Mesela "Dünyamıza yaklaşık 5 milyar ışık yılı uzaklıkta, 2 tane güneşi olan bir güneş(ler) sisteminde bulunan yaşanabilir bir gezegende yaşayan palyaçoların her sabah kahvaltıda 4 tane sosis yediklerine inanmak" hakkında "Neden bu palyaçoları konuşmamalıyız?" sorusunu sormam. Peki neden? Çünkü bu palyaçolar hakkında konuşmak bir başkasına zarar vermez. Fakat burçlara ve fallara inanmayıp bunlar hakkında konuşan insanlar başkalarının bu konulara ilgi duymasına ya da inanmasına sebebiyet verebilir (inanarak konuşanlara zaten söylenecek söz yok). Yani sadece inanmamak yetmez. Bence konuşmamak da gerekir. Halkımızın akıl sağlığı ve dolayısıyla geleceğimiz için bunu yapmamalıyız. Dolayısıyla "İnanmıyorum. Öylesine baktırıyorum." şeklindeki söylemler hiç masum söylemler değiller.

Kim olduğu hakkında zerre fikrim olmadığı bir medyumcu görseli.

1) Burçlar

Burç dediğimiz şeyler aslında birer takım yıldızlarıdır. Zodyak kuşağında olan ve bizim dünyadan gökyüzüne baktığımızda gözlemlediğimiz takım yıldızları... Günümüzde 12 adet burç olduğuna inanılır fakat aslında çeşitli sebeplerden dolayı 13 tane takımyıldızı yani burç vardır. Evet, insanlar burçlarını da yanlış biliyorlar. (Bakınız; Burçları yanlış mı biliyoruz? )

Astroloji.org internet sitesinde "Burç nedir?" sorusuna şöyle bir cevap verilmiş.

"Astrolojide 12 güneş burcu vardır. Burçlar sizin karakteriniz, iş hayatınız, kariyeriniz nelerden hoşlandığınız,uğurlu sayılarınız ve hatta sağlığınız hakkında bile geniş bilgiler sunar."

Tabii şunu söylemekte fayda olacaktır. Her astrolog aynı şeyi söylemez. Yani bu yukarıdaki tanımlamayı herkes kabul etmek zorunda değil. Bu tanımı ise işin nerelere kadar gidebileceğine dair güzel bir örnek olabileceğini düşündüğüm için tercih ettim. Nitekim internete birisi "Burç nedir?" yazsa çıkacak sitelerden bir tanesi de bu. Ama tanımı ne kadar hafifletirlerse hafifletsinler -mesela burçların sağlık konusunda bir şey söyleyemeyeceğini iddia eden astrologlar olabilir- yine de tahribat büyük ölçekte olacaktır. Bunu biraz sonra göreceğiz.

Aslında burçların tutarsızlıkları hakkında konuşmanın pek bir anlamı yok ama yine de bir kaç şey söylemek istiyorum. 

a) Aynı yerde aynı saatte doğma tutarsızlığı

En basitinden, aynı yerde aynı hastanede ve aynı saatte doğan çocukların (ki bu durumda yükselenleri de aynı olacaktır) hepsinin aynı ya da en kötü ihtimalle birbirine çok benzer bir hayatı olmak zorunda olması gerkecektir. Fakat böyle bir şey taktir edersiniz ki mümkün değildir çünkü bireyin hayatını belirleyen çok fazla faktör vardır (Ailenin ekonomik durumu,eğitim durumu v.s). Dolayısıyla aynı yerde ve aynı saatte doğmak hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.

b) Ahlaki açıdan bireyi sorgulama tutarsızlığı

Eğer burçlarımız bizim karakterimizi belirliyorsa bir insanın yalancı olması, sinirli olması v.s kişinin burcu sebebiyle olacaktır. Bu durumda yapmış olduklarından sorumlu olduğunu söylemek anlamsızdır çünkü bireyden beklenir olan zaten yalan söylemesidir. Burçların var olduğuna inananlar "kendi burcuna zıt olan burçlara" sahip olan kişilerle evlenmemeye varacak kadar kararlar verebiliyorlar. Acaba aynı kişiler kendilerine karşı yalan söylenmesi durumunda "Ya zaten x burçlular yalan söylerler. Bana yalan söylemesi onun doğduğu gün ile alakalı. Dolayısıyla onu yadırgamıyorum. Bir suçu yok." diyorlar mı?  Hiç sanmıyorum.

Yine burçlarımız bizim nelerden hoşlandığımızı belirliyorsa bu durumda küçük çocuklardan ya da hayvanlarla cinsel ilişkiden zevk alan bir "bireyi" de yadırgamamamız gerekir. Çünkü bu durumda tamamen burçlarla alakalı olmakta olup zaten kişiden beklenebilecek olan şeylerdendirler çünkü nelerden hoşlandığımızı burçlarımız belirlemektedir. Acaba burç inanırları bu konuda ne derler?

Bu tarz yüzlerce eleştiri üretebiliriz. Şimdilik bu kadarının yeterli olduğu kanaatindeyim. Bir de son olarak bir uyarı yapmak istiyorum sonra fal kısmına geçeceğim. Bazı burçlara inanan kişiler Astrolojinin bilimsel bir temeli olduğunu söylerler. Örneğin "Kuantum dolanıklık" gibi bilimsel terimlere atıfla bazı şeyleri temellendirmeye çalışırlar. Kuantum dolanıklık. atom altı parçacıkların birbiriyle fiziksel bir teması olmadan etkileştiklerini ifade eden bilimsel bir terimdir ve gerçekir de. Buna atıfta bulunan kişiler tıpkı atom altı parçacıkların birbirini etkilemesi gibi gezegenlerın ve yıldızların konumlarının da kişiyi etkilediğini iddia ederler. Bu ise bilim adına yapılabilecek en büyük zulümlerden bir tanesidir. Öncelikle bizim gözlemlediğimiz ölçekte (yani insan boyutunda fakat atom boyutunda değil), bir şeyin bir şey ile etkileşime geçmesi için fiziksel ya da kimyasal bir etki olması gerekmektedir. Atom altı dünyada (mikro evrende) cerayan eden bir olayı doğrudan gözlemlediğimiz dünyaya (makro evren) yamamaya çalışmak tamamen bir şarlatanlıktır. Astrolojinin bilimsel bir temeli yoktur. Özellikle kuantum örneğini verdim çünkü insanları bu şekilde bir takım bilimsel ya da dini terimi kullanarak süslü cümlelerle etkilemeye çalışanlar oluyor (Kuantum sıçraması, melek terapisi v.s). Kanmayalım.

2) FAL

Google amca Falı şu şekilde tanımlamış.


Fal, yazgıyı, şans ve kısmeti anlamak, gelecekte olacakları öğrenmek ereğiyle kahve telvesi, iskambil kâğıdı, el ayası, bakla gibi şeylere bakarak anlam çıkarma.

Maalesef bu konu hakkında içeriği sağlam bir site bulamadım. Ancak şarlatanların bir araya gelip insanları ceplerinden sömürdüğü siteler mevcud. Örneğin binnaz.com internet sitesi sadece ve sadece 4.99 TL karşılığında falınıza bakabileceklerini söylüyorlar.

a) Peki falın bilginin kaynaklığı bakımından değeri nedir?

Bildiğiniz gibi bilginin kaynağının ne olduğu meselesi çok kadim bir meseledir. Filozoflar tarih boyunca bu konular hakkında çeşitli söylemler geliştirmişlerdir. Kimisi salt akıl demiştir kimisi deneyim ve akıl demiştir. Fakat ben burada tartışmalara girmeden çok daha basit bir zeminde bu konuyu ele almak istiyorum. En temelde bilginin kaynağı ne olursa olsun o kaynak gelecekte kişilerin durumlarının ne olacağı hakkında size hiçbir şeyi vaad etmeyecektir. İstediğiniz kadar aklınızı, deneyimlerinizi ya da sezgilerinizi kullanın kişilerin gelecekleri hakkında bir bilgi elde edemezsiniz. Fakat mesela hız=yol/zaman formülünden hareketle birçok parametreyi de ihmal ederek (arabanın camına bir kuşun çarpması v.s), bir arabanın X km sabit hız ile Y yolununun sonundaki bariyerlere Z saat (ya da dakika) sonra çarpacağını söyleyebilirsiniz. Bu akıl ve deneyimlerimizden elde ettiğimiz bir sonuçtur. Fakat bu durumda bile birçok şeyi ihmal ederek hesap yaparız. Bu sebepten dolayı bundan çok daha fazla faktörün (bayağı fazla) olduğu, insanların birbiriyle etkileşimi hakkında gelecekte var olacak bir bilgiyi, kahveye bakarak ne bileyim elinin içine bakarak falan söylemek (seni sevecek,aldatacak v.s) kelimenin tam anlamıyla bir şarlatanlıktır. Bizim bilgiye ulaşma konusunda ve özellikle gelecekteki olaylara ulaşmak konusunda böyle bir metodumuz yoktur.
Yani böyle bir bilgi edinme şekli yok kısacası.


3) Peki burç ve falların tutması hakkında ne dersin?

Madem ne burçlar ne de fallar birer bilgi kaynağı değildirler. Peki ya tutan burçları ya da falları nasıl açıklayacağız?

Cevap çok basit; TESADÜF.

Bunu fallar üzerinden konuşacak olursak mesela bir insan yaşlıysa onun hastalanma ve ölme ihtimali olasıdır. Eğer yaz aylarındaysanız ve özellikle tatil günlerindeyseniz yakınlarınızdan birisinin denizde boğularak ölmesi ya da yolda kaza geçirmesi muhtemeldir. Yani pekala bu tarz olası çıkarımlarda bulunmak için falcı olmaya gerek yok. Belki insanları bu yolla sömürebilmek için profesyonel bir falcı olmak gerekebilir... Günlük hayatta gerçekleme ihtimali düşük olan onlarca olay zaten gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu tarz şeylere şaşırmamak gerekir.

a) İnsanların duygusal yaklaşımları.

Bu konuda işler genellikle şöyle yürüyor. İnsanlar olayları muğlak bırakmayı hiç istemezler. Bu sebepten dolayı olayları tesadüf ile açıklamaktansa bir anlam yüklemek hoşlarına gider. Çünkü olay kafaya oturursa artık rahatsızlık hissetmez. Bu sebepten dolayı kişiler bu tarz şeylere inanma eğiliminde olurlar. Bu duygusallığın bir boyutu. Bir diğer boyutu ise sevdiklerimizin dile getiriyor olmasıdır. Anneniz veya anneanneniz (ki bunlar tecrübeli kişilerdirler) size bir takım hikayeler anlatıyorlarsa onlara güvendiğinizden dolayı bu olaylara inanırınız. Zaten dikkat edin genellikle herkes "Ya anneannem anlattı yok falanca anlattı" diye başlar anlatmaya. Bu da üzerinde düşünülmesi gereken bir mevzu. Burç ve Fal hakkında inanarak konuşan kişilerin söylemlerini bir de bu açıdan değerlendirin.

b) Keskin nişancı mantık hatası.

Literatürde "Keskin nişancı mantık hatası" olarak anılan mantık hatası temelde, gerçekleşen bütün olaylardan bazılarını seçerek sunmaktan doğan bir hatadır.

Bunun örneğini şöyle verebiliriz. Daha önce hiç adam akıllı silah tutmamış birisinin eline bir silah veriyorsunuz ve karşısındaki duvarı taramasını istiyorsunuz.




Ondan sonra panoda en çok mermi izi bir araya gelecek şekilde bir daire oluşturuyorsunuz ve o daireyi insanlara gösterip bu ates eden kişinin bir keskin nişancı olduğunu iddia ediyorsunuz.




Burç ve Fal savunucularının işlemekte olduğu mantık hatası budur. Hiçbir zaman tutmayan fallar konuşulmaz. Tutan fallar konuşulduğu zaman da karşıdaki kişi bundan etkilenir (kişiyi keskin nişancı sanar). Dolayısıyla durumun geleceği bilmek ile uzaktan yakından alakası yoktur. Burçlarda da durum bundan farksızdır. Onlarda da hep tutanlar konuşulur.

Bu yazıya daha sonra devam edilecektir... Yazının devamında bunlara inanırsak sonuçları ne olur konusunu ele alacağım. Yoruldum arkadaşlar. Hadi grşrz .s

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Abdulkadir Geylani ve Sorularla İslamiyet eleştirisi

Ahlakın rasyonel bir şekilde temellendirilmesi