Abdulkadir Geylani ve Sorularla İslamiyet eleştirisi
Per, 12/09/2013 tarihinde SORULARLA İSLAMİYET sayfasına gönderilen bir soru şöyle;
- Füyûzât-ı Rabbâniyye'de geçen Abdülkadir Geylani'ye ait aşağıdaki sözlerin şirk olduğu söyleniyor. Bununla ilgili görüşünüz nedir?
"Benim emrim, Allah’ın emridir; eğer ol! dersem oluverir.”
“Hepsi de Allah’ın emriyledir, ama sen benim kudretime hükmet!”
“Mûsa Rabbine münacaat ederken beraberinde idim, Mûsâ’nın Asası benim asamdan medet gördü.”
“Yakub’un gözü kapanıp kör olduğunda onunla beraberdim, Yakub’un gözleri ancak benim nefesimle iyileşip şifa buldu.”
“Benim kabrim Beytullah’dır, gelen onu ziyaret eder. Ona seğirtir de izzet ve Rıfat ile yüce makama erişir."
“Benim ocağımı tavaf et yedi defa, emânıma sığın! Her yıl beni ziyâret için meşguliyetten sıyrıl!”
“Bana doğru haccedip gelin, evim kurulu bir kâbe. Beytin sâhibi yanımdadır, koruluğu haremimdir.”
“Her KUTUB tavaf eder Beytullah’ı yedi defa. Ben ise Beyt’in kendisiyim, çadırımı tavaf ediciyim.”
(bk. Füyûzât-ı Rabbâniyye, Şeyh Abdülkadir Geylâni, Çeviren Celâl Yıldırım, s. 57, 67-69. Bedir Yayınevi 1975)
Soru tam olarak bu. Öncelikle cevap kısmına geçmeden şunu söylemek istiyorum, Abdulkadir Geylani Peygamber falan değil. Şahsen, ona isnad edilen bu sözlerin ona ait olmadığını düşünüyorum (umuyorum). Fakat gerçekten ona aitte olabilir. Yani Abdulkadir Geylani bir KAFİR olabilir. Olabilir derken öyledir demiyorum dikkat edin. Herkeste olduğu gibi onunda kafir olma hürriyeti vardır ve bir garantisi yoktur. Biz insanları cennete veya cehenneme gönderecek değiliz. İnşaAllah MÜ'MİNDİR. Ama Kafir olmasınada hiçbir engel yoktur. Bunu özellikle vurguluyorum nedenini birazdan izah edeceğim...
Şimdi geçelim cevaba... Şöyle yazmışlar;
Değerli kardeşimiz,
Şeyh Abdulkadir Hazretlerinin en büyük bir veli olduğu ÜMMETÇE kabul edilen bir GERÇEKTİR. Böyle bir zatın İslam’a, Kur’an’a aykırı bir zihin mantalitesine sahip olduğunu düşünmek, elbette mümkün değildir.
Şimdi buraya kadar önce bir değerlendirelim. Diyor ki "Veli olduğu ÜMMETÇE KABUL EDİLEN BİR GERÇEKTİR" Ya Allah aşkına ya! Daha en temel meselelerde (Şirk gibi) ittifak edemiyoruz nerden çıkarıyorsunuz ümmetin böyle bir şeyde ittifak halinde olduğu! Hem nereden biliyorsunuz ALLAH DOSTU olduğunu? Kur'an'da zaten her mü'minin Allah'ın velisi olduğu yazıyor. Yoksa size özel Vahiy mi geldi? Özel bir velilik/kast/ruhbanlık mı var artık? Aynı zamanda Peygamber efendimiz yanındaki Münafıkları bilmiyordu!
وَمِمَّنْ حَوْلَكُمْ مِنَ الْأَعْرَابِ مُنَافِقُونَ ۖ وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ ۖ مَرَدُوا عَلَى النِّفَاقِ لَا تَعْلَمُهُمْ ۖ نَحْنُ نَعْلَمُهُمْ ۚ سَنُعَذِّبُهُمْ مَرَّتَيْنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ إِلَىٰ عَذَابٍ عَظِيمٍ
Hem çevrenizdeki çöl Araplarından hem Medine halkından iki yüzlülükte (münafıklıkta) uzmanlaşmış münafıklar vardır. Onları sen bilmezsin, biz biliriz. Onları iki defa azaba uğratacağız. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir. (9/101)
Allah Rasulü insanları bilemiyor. Sen nasıl bilebiliyorsun da "Allah dostu" diyebiliyorsun? Böyle saçma bir şey olabilir mi? Sanki bir de çok önemli bir konuymuş da ÜMMETÇE İTTİFAK varmış!!! İyiki ittifak etmişiz. Birde bakın devamında ne diyordu? "Böyle bir zatın İslam'a aykırı bir zihin mantalitesine sahip olduğunu düşünmek, elbette ki mümkün değildir." MÜMKÜN DEĞİL! Gerçekten bir insan doğru yoldaysa Kur'an'dan besleniyorsa çok zor evet. Allah buyuruyor ki;
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ ۖ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ ۚ إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Ey inanıp güvenenler (müminler)! Kendi işinize bakın. Siz doğru yolda olduktan sonra sapanların size zararı olmaz. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O, yapıp ettiğiniz şeyleri size bildirecektir. (5/105)
Bu bağlamda evet gerçek bir Mü'min Kur'an'a aykırı konuşmaz. Konuşursa veya daha genel olarak günaha girerse hemen Tevbe eder ve hatalarındada ısrarcı olmaz (Bkz Ali imran 135) FAKAT! Biraz önce söyledim. Abdulkadir Geylani Kafir olabilir bunu bilemeyiz (umuyorum değildir). Ortada şöyle bir sorun var. Sen sapmış olabilecek olan bir insana isnad edilen sözleri KUR'AN'A dayatıyorsunda aynı metodu neden Hz Muhammed'e isnad edilen sözler için kullanmıyorsun? Ki Hz Muhammedin KUR'AN'A AYKIRI KONUŞMADIĞI KESİNDİR! Abdulkadir Geylaninin HATRI daha mı çok? Neyse biz devam edelim...
Yazı şöyle devam ediyor;
Bu takdirde, kitaplarında bulunan bu gibi sözler hakkında, şu iki şeyden birini kabul etmek zorunluluğu vardır:
a. Bu sözler ona ait değildir. Tasavvuf ve tarikat düşmanı bazı kimseler tarafından oraya sokuşturulmuştur. Nitekim, alimler, İbn Arabî ve Şarânî gibi bazı ehl-i tasavvufun eserlerinde bulunan bazı yanlışların, birileri tarafından oralara sokuşturulduğunu ifade etmişlerdir.
Bu izahta aslında bir çelişki var. Biraz önce Abdulkadir Geylani'nin veli olduğuna ÜMMETÇE ittifak edilmiştir deniliyordu. Peki bu ittifak hangi aşamalardan sonra gerçekleşti? Hani birisinin kitabını veya bir yazısını okursunda "Ya ne güzel yazmış. İşte bir müslüman!" dersin ki bu da bir zandır. Gögüslerin içindekini Allah bilir. Fakat kitaptan hareket edip tespit etmekte mümküm gözükmüyor. Tasavvuf eserlerine böyle sızıntılar olmuşsa nereden bilebiliriz nereyi onlar yazdı-yazmadı? Neye göre "O Allah dostu" diyoruz yani. Hangi verilere göre? Demek ki kulaktan kulağa aktarılan hikayelerle biliyoruz biz Veli denilen kişileri ki o yüzden uçup kaçabiliyor,aynı anda birçok yerde gözükebiliyor ve gece eşinle ne yaptığını bilebiliyorlar(!)... Daha neler neler! Son olarak B şıkkına geçelim zaten başkada bir şey yazmamışlar. Şöyle diyorlar;
b. Bu sözler, bizim aklımızın haricinde olan müteşabih sözlerdir. Her şeyi Allah’tan bilen, kendisini de Allah’ın kudretinin elinde bir aletten başka görmeyen bir zat tarafından, tevhid-i istiğrak halet-i ruhiyesi içerisinde söylenmiş ve bizim idrak ölçülerimizin dışına taşmış sözlerdir...
Bu şık üzerinde durmanın çok bir anlamı yok. Müteşabih kelimesine burada "İnsanların anlayamayacağı şeyler" şeklinde verilen anlam KUR'AN'IN hiçbir yerinde yoktur. Araf Suresinin 7. Ayetinde yapılan ise bir tahrifattan ibarettir. Kur'anda Müteşabih kelimesinin geçtiği yerlere bakın hiçbirinde "ANLAMI BİLİNEMEYEN ŞEY" manası verilemez. (Bkz Bakara 25,Bakara 70,Bakara 118,En'am 99,En'am 141,Rad 16,Zümer 23 ve Ali İmran 7)
Ayrıca, burada şu tespitide yapmak istiyorum. Bu sözlerin sahibine "ŞİRK koşuyorsun ve yerin ebediyen cehennem" diyebilmeliyiz. Allah bu konuda çok net ki peygamberlerini dahi uyarmıştır!
وَلَقَدْ أُوحِيَ إِلَيْكَ وَإِلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكَ لَئِنْ أَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
(Ey Muhammed) Sana da senden önceki nebilere de şu kesin olarak bildirilmiştir: “Eğer şirke düşersen yaptığın yanar gider ve sen de kaybedenlerden olursun. (39/65)
Fakat gelin görün ki ya "Bunlar ona ait değildir" diyoruz yada "Aitse bile vardır bir hikmeti..." zaten o yüzden hâla basılıyor bu kitaplar. Şirkin önünde durup "BU ŞİRKTİR! YALANDIR!,BATILDIR!" diyemediğimiz için işte bu MASALLARA inanıyoruz YILLARDIR! ALLAH BİZLERİ AFFETSİN. Fakat biz AFFEDİLMEYİ dilemedikçede affedecek değildir. Allah dilediğini hidayete erdirir.(38-Kasas 56) Dilediği kişilerde ZALİM olmayan kişilerdir.(3-Ali İmran 86) En büyük Zulüm ŞİRK KOŞMAKTIR.(31-Lokman 13)
Vesselam...
Sorularla islamiyet linki;
https://sorularlaislamiyet.com/fuyuzat-i-rabbaniyyede-gecen-abdulkadir-geylaninin-bazi-sozleri-nasil-aciklanabilir
Yorumlar
Yorum Gönder