Bir tartışma metodu; SAHİPLENMECİLİK.
Bir tartışma metodu; SAHİPLENMECİLİK.
Bundan tam 5 sene önce ilk defa inancımı sorguladım. "Neye inanıyorum?" ve "Neden inanıyorum?" İtiraf etmek gerekirse ilk başlarda gerçek bir ezberciydim. Yani Dr. Zakir Naik'in videolarını kelimesi kelimesine ezbere bildiğimi hatırlıyorum. Tabi o zamanlar çok heyecanlıyız Facebook'ta Ateist-Teist platformlarda takılıyorum falan. Acayip bir evrim karşıtı olduğumu hatırlıyorum. İnsanlar gönderilerine "Bilir kişi" olarak beni etiketliyorlardı ve sorulara cevap veriyordum. Gecemi gündüzüme katıp insanlarla tartışıyordum. Hatta İhsan Arvas kardeşime de buradan selam yollayayım kendisi şahittir yurtta beraber kaldığımız vakti iyi hatırlar. Neyse...
( İhsan bu arada blogda ilk defa birisine selam yolluyorum hee değer bil. Yüksek ihtimal okumayacaksın bile ama :( )
O zamandan bu zamana kadar kaç kişiyle kaç konu hakkında tartıştım inanın bilmiyorum. Gerçekten çok fazla kişi oldu. Tartıştım. Tartışanları izledim. Tartışanları değerlendirenleri izledim v.s fakat son 1-2 senede hem kendi tartışmalarımda hem de tanık olduğum tartışmalarda farkettim ki biz gerçekten bazen boş yere tartışıyoruz. Bize bir itiraz geldiği vakit karşı tarafın ne dediğini tam olarak anlamadan hemen savunmaya geçiyoruz ve bu durum bir takım sorunlara sebebiyet veriyor. (Karşı tarafın iddia etmediği bir şeyi sanki öyle iddia ediyormuş gibi sunup buna cevap vermek gibi... Gerçekten içler acısı!)
Bu yazıda bir itiraz/eleştiri ile karşı karşıya geldiğimizde nasıl bir yol izlememiz gerektiğini kısaca anlatmaya çalışacağım. Öncelikle neden böyle bir şeye ihtiyacımız var bunu anlatacağım. Sonra maddeler halinde izlememiz gerektiğini düşündüğüm adımları sunacağım.
Neden böyle bir şeye ihtiyacımız var?
Aslında bu tarz bir düşünce sisteminden (Sahiplenmecilikten) önce SAMİMİYETE ihtiyacımız var. Samimiyet, doğru bilgiye ulaşma yolunda olmazsa olmazdır. Fakat her zaman samimi olmak da yetmiyor tabii. Doğru düşünebilmeyi de bilmemiz gerekiyor. Karşı tarafı iyi anlayabilmiş olmamız gerekiyor. Bundan dolayı bütün bu çabayı sistematik bir şekilde ortaya koymak son derece önemli olacaktır çünkü bu sayede hem bilgiye erişimimiz kolaylaşır (bilgiye daha çabuk ulaşırız) hem de son derece verimli/doğru bilgiler elde edebiliriz. Bu sebepten dolayı kendimce böyle bir şey oluşturmaya çalıştım.
Son olarak şunu da vurgulamak istiyorum. Oluşturmaya çalıştığım bu sistem size son derece basit gelebilir. Hatta daha öncesinde siz daha iyisini düşünmüş ya da okumuş olabilirsiniz. Hatta ve hatta bunu çok gereksiz bir konu olarak da görebilirsiniz. Bunun dışında "Uygulanması gereksiz ya da zor" olarak da gözükebilir. Ben burada bu yazıyı yazarken sadece duymuş olduğum bir rahatsızlığı (İnsanların tartışırken düştüğü hataları) dile getirip buna bir çözüm olabilecek bir sistem sunmaya çalışacağım. Uzatmadan geçiyorum.
SAHİPLENMECİLİK;
Sahiplenmeciliği kısaca, karşıt görüşün kendisini ya da görüşün dayandığı temeli sahiplenmek üzere değerlendirmeye çalışmak olarak tanımlayabiliriz. Yani ilk adımımız "Görüşün kendisini ya da dayandığı temeli sahiplenebiliyor muyum?" sorusunu sormak olacaktır çünkü eğer bunu yapabiliyorsak neden boşu boşuna tartışalım? Dikkat edin genellikle bir itirazla karşı karşıya geldiğimizde onu sahiplenmeye değil kendimizi savunmaya çalışırız fakat yapılması gereken ilk şey sahiplenmeye çalışmaktır. Mesela "Tanrı kavramının insan beyninin bir evrimi sonucu oluştuğu" iddiasında ben bu sahiplemeciliği daha basit bir şekilde pratik olarak uyguladım. İlgilenenler o yazıyı da okuyabilirler yazı uzamasın diye burada ona girmiyorum. İlk maddeyi yazalım o zaman.
1) Sahiplenmeye çalışmak.
Yapılması gereken iki şey var;
1.1) X görüşün bizim görüşümüzle çelişip çelişmediğinin incelenmesi. (Eğer X görüşü bizim görüşümüzle çelişmiyorsa X görüşü doğru da olsa yanlış da olsa kabul edilebilir olacaktır.)
1.2) X görüşün doğruluğunun testi (Yanlışlamaya çalışmak).
Bizim görüşümüz "A" olsun. Eğer X görüşü bizim A görüşümüzle çelişmiyorsa, başka bir deyişle birbirlerine zıt yargılarda/iddialarda bulunmuyorsa bunu kabul de edebiliriz red de edebiliriz. Fakat bu adımda "Tarafsız" kalmayı tercih ediyorum.
Örnek;
A (Bizim görüşümüz): Elmalar ağaçta yetişir.
X: Dünyada bulunan her 3 elmadan 2'si yeşil renktedir.
Baktığımız zaman A ve X görüşleri birbirlerine alternatif değiller yani birbirleriyle çelişmiyorlar. Mesela X "Elmaların bazıları yerden çıkar" olsaydı burada bir çelişmeden bahsedebilirdik fakat durum böyle değil. A ile X'in çelişmediğini tespit ettiğimize göre (1.1) yapmamız gereken ikinci şey X'in doğruluğunu tartışmaktır. Bu da 1.2 olacak.
X: Dünyada bulunan her 3 elmadan 2'si yeşil renktedir.
Bu iddiayı değerlendirirken olabilidiğince veri toplamamız gerekmektedir fakat burada bir "Tümevarım sorunu" var. Bu şu demek, biz 100.000 adet elma topladık diyelim ve elmaların gerçektende 3 te 2'si yeşil renkte olmuş olsun. Yani 333.333 tane Kırmız elma ve 666.667 tanede Yeşil elma olmuş olsun. (Oranları değiştiremeyeceğim sayılara takılmayın). Fakat bu durumda bile tekrardan seçeceğimiz 3 tane elmanın yine 2 tanesinin yeşil olması gerektiğini söyleyemeyiz çünkü biz "Doğrulama" ile olguları (elmaları) tüketemeyiz. Yani dünyadaki bütün elmaların renklerini bildiğimizi iddia edemeyiz.
Şimdi ne olmuş oldu? A ve X'in çelişmediğini anladık (1.1) ve X'in de doğru olduğu gözüküyor (1.2) fakat tam anlamıyla bilemiyoruz. Eğer X'in doğru olduğundan kesin olarak emin olabilseydik onu kabul etmemizde bir problem olmayacaktı. Biraz sonra ikinci adıma "Savunma" ya geçeceğiz fakat burada şunu belirtmek istiyorum. Biz burada sadece A ile X'in çelişmediğini ve X'in doğru olup olmadığının tam olarak anlaşılamaması durumunu inceledik fakat A ile X çelişedebilirdi. Mesela görüşler şu şekilde de olabilirdi.
A: Dünyadaki elmaların hepsi yeşil renktedir.
X: Dünyada bulunan her 3 elmadan 2'si yeşil renktedir.
A, dünyada bulunan bütün Elmaların yeşil renkte olduğunu söylerken X sadece 3te 2'sinin yeşil olduğunu söylüyor. Bu bir çelişkidir. Yalnız dikkat edin bu durumda A'nın yanlış olduğu bir gerçektir (çünkü dünyada kırmızı elma da bulunmaktadır.) fakat X hala belirsizdir. Bu durumda yapılması gereken şey kendi görüşümüzden vazgeçip X'in doğru olup olmadığına bakmak olacaktır.
Tabi X'in belirsiz olmadığı durumlar da olabilir. Bunu da uzatmadan şu şekilde yazayım siz üzerinde düşünebilirsiniz. Hatta kısa bir şekilde bütün olasılıkları yazayım.
1) A ile X çelişmiyor, X'in doğruluğu tespit edilemiyor.
Yapılması gereken; X kabul de edilebilir/sahiplenilebilir de red de edilebilir.
2) A ile X çelişmiyor, X'in doğruluğu tespit edilebiliyor.
Yapılması gereken; X doğru ise kabul edilir/sahiplenilir yanlış ise reddedilir.
3) A ile X çelişiyor, X'in doğruluğu tespit edilemiyor.
Yapılması gereken; A'nın doğruluğunun incelenmesi (Savunmaya çalışmak). Eğer A doğru ise X otomatik olarak yanlış olacaktır ve reddedilecektir.
4) A ile X çelişiyor, X'in doğruluğu tespit edilebiliyor.
Yapılması gereken; X doğru ise kabul edilir yanlış ise reddedilir. Eğer X doğru ise A otomatik olarak yanlış olacaktır ve reddedilecektir.
Şimdi burada şunu da söyliyeyim bazı konular çok basit ve açıktır. Bu tarz bir yol izlemeye gerek olmayabilir fakat tartışması zor olan karmaşık konular işin içine girdiğinde bu adımlar çok ama çok önemli olacaktır. Aslında baktığımız zaman 1,2 ve 4. durumlarda biz X'i sahiplenebiliriz ve dolayısıyla tartışmanın bir anlamı yoktur. Burada bakılması gereken X'in sahiplenilip sahiplenilemeyeceğinin tespit edilmesidir. Burada (sahiplenilemeyen durumda) adımları atmamıza devam ettirecek olasılık 3. olan olasılıktır yani "A ile X çelişiyor, X'in doğruluğu tespit edilemiyor."
2) Kendi pozisyonumuzu savunmaya çalışmak.
Eğer X'in doğruluğu tam olarak tespit edilemiyorsa ki bunun farklı sebepleri olabilir. Bazen tümevarım sorunuyla karşılaşabilirsiniz bazen de konuyla ilişkiki çok fazla parametre olduğundan konu gerçekten çok karmaşık olabilir. Bu durumda yapılması gereken kendi pozisyonumuzu savunmak/doğrulamak ya da yanlışlamak. Çünkü X'in A ile çeliştiğini ve tespit edilemiyor olduğunu söyledik. Burada da karşımıza iki tane olasılık çıkmakta.
1) A tespit edilebiliyor.
Bu durumda da iki olasılık karşımıza çıkıyor.
1.1) A doğru ise X yanlış olmak zorundadır. Dolayısıyla X reddedilir.
1.2) A yanlış ise, X tespit edilemiyor olduğundan yapılması gereken X'e karşı yeni bir alternatif görüş ortaya koymaya çalışmak olacaktır.
Biraz önceki örneği hatırlayalım;
A: Dünyadaki elmaların hepsi yeşil renktedir.
X: Dünyada bulunan her 3 elmadan 2'si yeşil renktedir.
A ile X'in çelişip, A'nın yanlış ve X'in tespit edilemiyor olması durumu yukarıda kendisini belli ediyor. Bu durumda X'e karşı yeni A oluşturmaya çalışmalıyız. Fakat bu A, yukarıda olduğu gibi olgusal bir önerme olmak zorunda değildir. Bunun yerine X'in mantığı eleştirilebilir. Mesela "A: Tümevarım ile olguları tüketemeyiz. Dolayısıyla böyle bir akıl yürütme şekli olamaz ve böyle bir şeyi iddia edemeyiz." gibi. Bu arada buna katılmak zorunda değilsiniz sadece örnek vermek için yazdım.
2) A tespit edilemiyor.
Biraz önce A'nın tespit edilebiliyor olması ön kabulü ile hareket ettik. Peki A ile X çelişiyorsa ve her ikisi de tepsit edilemiyorsa ne yapmalıyız?
Bence ilk önce bakılması gereken hangisinin daha iyi bir açıklama olduğudur. Yani neyi ne kadar iyi ve olabildiğince doğru açıklıyor buna bakmak lazım. Bu sefer biraz daha farklı bir örnek verelim.
A: B partisi seçimlerin yaklaşması sebebiyle oy toplamak için vergileri azaltmıştır.
X: B partisinin vergileri azaltma sebebi, B partisinin, halkın üretime katkıda bulunmasını istemesidir.
Burada Thomas Kuhn'u mu anlamlıyız ne? 😂Karşınızda birbiriyle çelişen ve doğruluğunun tepsit edilmesi zor olan iki alternatif görüş var. Burada yapılması gereken hangisinin daha iyi bir açıklama olduğunu bulmak için olabildiğince fazla veri toplamak olacaktır. Mesela "Geçmiş senelerde B partisinin seçim kampanyası nasıldı?" ya da "Neyi vaad etti ve seçimden sonda neyi yaptı?" v.b sorular sorup veriler toplanmalı. Ne kadar çok veri toplarsak sonucun doğru olması o kadar muhtemel olacaktır. Fakat tümevarım sorunu burada da varmış gibi duruyor. Sonucun ne kadar "Doğruya yakın" olduğu tartışılmaya devam edecektir (tabi devletin başındaki adam değilseniz. Eğer öyleyseniz niyetinizin ne olduğu sizin için bellidir). Burada aslında bir mesaj veriyorum hee. Bu tarz şeyleri bir yere kadar tartışmak gerekir diye düşünüyorum. Birazcık sağlıklı düşünmek lazım. Sanırım yazı burada bitiyor. Aklıma gelirse bir şeyler eklemeye, yazıyı geliştirmeye devam ederim ama şimdilik bu kadarlık olsun. KATKILARINIZI BEKLİYORUM. Selam ve Dua ile...
Başarılı bı yazı olmus yazgan teşekkürler
YanıtlaSil